Dünyanın artık global bir köye dönüştüğünü bilmeyen neredeyse kalmadı. Bu gerçeğin hala farkında olmayanlar için fazla bir şey söylemek de yapmak da mümkün değil. Bunlar büyük bir ihtimalle küreselleşmenin getirdiği krizlerle boğuşmakta ve hala yok olmamışlarsa çaresizce bir çıkış yolu aramaktadırlar.
Çünkü bu global köyün en önemli özelliklerinden biri rekabetin benzeri görülmemiş ölçüde katı ve acımasız olduğu gerçeğidir.
Ürün ve hizmetlerin sınırsızca hareket ettiği bu yeni dünyada artık atadan görme usuller ve patronun “olağanüstü gayret ve yeteneklerine” dayalı yönetim anlayışı ile işletmelerin var olmaları mümkün değildir.
İş, müteşebbise ait olabilir ama her patronun strateji belirleme becerisinin olması, mali işlerden, yönetiminden, pazarlama stratejilerinden, üretiminden ya da hukuktan anlaması beklenemez. Üstelik şirketin ‘işletme körlüğü’nden arınmış bir uzmanın dışarıdan bakmasına her zaman ihtiyaç vardır.
İşte danışmanlar tam da bu noktada gündeme gelirler. Başarılı bir işbirliği sürecinde yönetim danışmanları trendleri görür, kimsenin aklına gelmeyen önerileri getirirler. İşe boğulanların fark edemediğini ayırt eder, şirketleri daha önce cesaret edilemeyen farklı yönetim usulleriyle yüzleştirirler. Gerekirse tabu konuları açıkça ortaya serer, konuşulmayanı konuşur, düşünülmeyeni düşünür, hatta iç ve dış çatışmalarına hakemlik yapabilirler.
Ülkemizde 80’li yılların sonlarından itibaren değişimi yönetmenin hayati hale geldiği iş dünyasında yönetim danışmanlığı, profesyonel bir iş kolu olarak öne çıktı. Zamanla kalite ve rekabetin vazgeçilmez unsurları arasına girdi. Konu Türkiye için yeni sayılsa da ülkemizde yönetim danışmanlığı hizmetine ihtiyaç duyan çok sayıda firma olduğu belirtiliyor. Batıdaki şirketlerin hayatları boyunca en az beş kez bir danışmanla çalıştıklarına dair istatistikler var.
Şirketlerin, bu yeni dünyaya ayak uydurabilmeleri ancak iç dinamiklerini doğru yönlendirmeleri ile mümkün olacaktır. Sürekli gelişimi yakalayan yöneticilerle çalışmak,uzmanlaşma,hızlı ve sürekli olarak öğrenme, kaliteli üretim ve kaliteli ürün, maliyetlerin düşürülmesi gibi konular şirketlerin dikkate almak zorunda oldukları unsurların başında gelmektedir.
Bunların kısa sürede başarılabilmesi, bazı hataların tekrarlanmaması için profesyonel bir rehberlik ve tecrübenin devreye girmesine bağlıdır.
Bu gerçek, kurumların çağdaş yönetim usullerine geçiş aşamasında know-how (bilgi-birikim) paylaşımının ve yönetim danışmanlarının önemini açıkça ortaya koyarken bir yandan da bizim yani yönetim danışmanlık ve eğitim firmalarının sorumluluğuna vurgu yapmaktadır.
Dünyada en fazla danışmanlık hizmeti alan firmaların en gelişmiş ve en başarılı olan firmalar olması, bu hizmeti sorunlu şirketlerden ziyade, daha iyi olmak isteyenlerin talep etmesi de yukarıdaki kanaati daha da pekiştirmektedir…